ŞEF KARAÇAY: “GASTRONOMİ HEM OTELLERİN HEM DE BÖLGELERİN REFERANS NOKTASI”
Şef Onur Karaçay, Türk mutfağına ilişkin değerlendirmelerini paylaşırken, gastronominin hem otellerin hem de bölgelerin referans noktası olduğunu belirtti. Karaçay, “Türk mutfağı sadece lezzet değil, köklü bir kültürün sofraya yansımasıdır. Yurt dışında görev yaptığım her mutfakta Türk mutfağını tanıtmak benim için bir sorumluluk olduğu kadar, gurur kaynağı da oldu” dedi.
Kıbrıs’ta bir otelde baş şef olarak görev yaptığı yıllarda tüm mutfak operasyonlarını yöneten Şef Onur Karaçay, Türk mutfağına ilişkin değerlendirmelerini paylaşırken, gastronominin hem otellerin hem de bölgelerin referans noktası olduğunu açıkladı. Karaçay, Kıbrıs’ta çalıştığı sırada kurduğu gıda güvenliği laboratuvarı, geliştirdiği personel eğitim programları ve çikolata‑dondurma atölyeleriyle otellerin lezzet ve hijyen standartlarını bölgenin referans noktası hâline getirdiğini belirtti.
Şu anda ABD’nin New Jersey eyaletinin Morristown kentinde bir restoranda çalışan Karaçay, “Türk mutfağı sadece lezzet değil, köklü bir kültürün sofraya yansımasıdır. Yurt dışında görev yaptığım her mutfakta Türk mutfağını tanıtmak benim için bir sorumluluk olduğu kadar, gurur kaynağı da oldu. Menümüze Ege ve Akdeniz dokunuşlarıyla birlikte Türk mutfağından seçkin tatları da ekleyerek misafirlerimize hem tanıdık hem de keşif dolu bir deneyim sunuyoruz. Türk mutfağı dünya sahnesinde daha fazla yer alması gerekiyor. Çünkü Türkiye, çeşitlilik, derinlik ve sağlıkla bütünleşmiş yapısı sayesinde evrensel bir potansiyele sahip” dedi.
Her tabakta Türkiye’nin bir sesine ya da rengine dair iz bırakmaya çalıştığını söyleyen Karaçay, “Türk mutfağının geleceğinde hem geleneksel köklerle bağını koruyan hem de global damak zevkine hitap eden bir hibritleşme süreci görüyorum. Artık sadece ne pişirildiği değil, nasıl anlatıldığı, hangi hikayeyle servis edildiği ve hangi teknikle sunulduğu daha fazla önem taşıyor. Bu da menülerin sadece yemek listesi olmaktan çıkıp, gastronomik anlatılar haline gelmesini sağlıyor. Otel restoranları bu evrimde çok önemli birer sahne. Çünkü hem uluslararası misafir kitlesine hitap ediyorlar hem de mutfaklarında büyük bir organizasyon gücü var” diye konuştu.
Karaçay, “Söz konusu evrimi, hem geleneksel reçeteleri koruyarak hem de onları çağdaş tekniklerle yeniden inşa ederek desteklemeyi hedefliyorum. Örneğin ABD’deki restoranımızda Türk mutfağından esinlenen ama yerel ürünleri de kullanan mevsimsel menüler hazırlıyoruz. Böylece mutfağımızı, olduğu gibi taşımaktan çok, onu evrensel bir dile çevirmeye çalışıyorum. Ancak elbette mutfak sanatlarının sürdürülebilir bir başarıya ulaşması için yemek pişirmenin haricinde dinamik bir organisyonel kültürün oluşturulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘ETKİNLİKLER, GASTRONOMİYİ BÖLGESEL BİR ÇEKİM MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRÜYOR’
Karaçay, “Bugün dünya turizmi sadece gezip görmekle sınırlı değil. Misafirler artık bulundukları yerin ruhunu tatmak, kültürünü deneyimlemek istiyor. Bu noktada otellerin düzenlediği şef buluşmaları, tematik akşam yemekleri, yöresel tadım günleri ya da interaktif mutfak atölyeleri gibi etkinlikler, klasik konaklamanın ötesine geçen bir deneyim sunuyor. Böyle etkinlikler, gastronomiyi bölgesel bir çekim merkezine dönüştürüyor. Özellikle gurme turistler için destinasyon seçiminde bu tür deneyimlerin büyük rol oynadığını görüyoruz. Bir otelde yalnızca konaklamıyor, o bölgeye dair otantik lezzetleri tanıyor, yerel şeflerle birebir temas kurabiliyor, hatta tariflerin hikayelerine şahitlik ediyor. Bu da bölgenin kültürel zenginliğini gastronomi aracılığıyla görünür kılıyor. Örneğin Kıbrıs’ta görev yaptığım dönemde organize ettiğimiz “Anadolu Lezzetleri Haftası” gibi etkinliklerle yalnızca otel doluluklarını artırmakla kalmadık; aynı zamanda destinasyonun marka değerine katkıda bulunduk” dedi.
‘MUTFAK TUTKUYLA BAŞLAR, DİSİPLİNLE DEVAM EDER’
Gastronomik yatırımların otelin genel vizyonuna önemli faydaları olduğunu Karaçay, “Artık sadece lezzet değil, özgünlük ve sürdürülebilirlik de ön planda. Bu yaklaşım, oteli sadece bir konaklama değil; bir yaşam tarzı destinasyonuna dönüştürüyor. Geleceğin otel mutfağı tam olarak bu bakış açısıyla şekillenecek” ifadelerini kullandı.
Karaçay, “Mutfak tutkuyla başlar, disiplinle devam eder. Bu meslek dışarıdan bakıldığında yaratıcı ve gösterişli görünebilir ama arka planında ciddi bir emek, sabır ve disiplin var. Şefliği icra etmek için mutfağın temposunu, sorumluluğunu ve ruhunu sevmek gerekiyor. Her tabak, sizin hem kimliğinizi hem de emeğinizi temsil ediyor. Bu yüzden bu işi yapacaklar kendilerini sürekli geliştirmeli, dünyayı ve mutfak kültürlerini yakından takip etmeli. Lezzet kadar hijyen, ekip çalışması, zaman yönetimi ve kriz çözme becerileri gibi kaslarını iyileştirmeli. Çünkü günümüz şefleri sadece tarif değil, değer üretir” dedi.