ÖZLEM GÜZEL YAZDI: ZAMANIN ELÇİLERİ REHBERLER VE KÜLTÜREL DİPLOMASI

ÖZLEM GÜZEL YAZDI: ZAMANIN ELÇİLERİ REHBERLER VE KÜLTÜREL DİPLOMASI

Bazı meslekler vardır; gözle görülmez ama etkileri derindir. Hayatımıza dokunur, ardından anılarımızda kalıcı izler bırakır. Turist rehberleri, tam da bu görünmez elçilik görevini üstlenen, modern çağın kültürel arabulucularıdır. Kimi zaman bir tarihçinin titizliğiyle geçmişi anlatır, kimi zaman bir diplomatın özeniyle günümüzü açıklar. Onlar bir ülkenin kültürel yüzü olarak, yalnızca bilgi sunmaz, ziyaretçinin belleğinde ülkenin imajını da belirlerler. Türkiye gibi çok katmanlı kültürel mirasa sahip olan ülkelerde rehberlik, yalnızca bilgi aktarma işi değildir. Taşlar, heykeller, antik kentler ve tatlar… Bir yabancı için bunlar yalnızca görsel birer öğe olabilir. Ancak rehberin sesiyle, bu öğeler geçmişin anlatıcılarına dönüşür. Zamanın kapısı açılır. Taşlar dile gelir, mitler canlanır, tarih konuşur. Aktarılan yaşamın ta kendisi olur.

Bugün dünya, hızla değişen gündemler ve politikalarla şekillenirken, “yumuşak güç” kavramı hiç olmadığı kadar değerli hale geldi. Kültür, sanat, tarih ve anlatı, bu gücün taşıyıcıları oldu. İşte bu noktada turist rehberleri, bir ülkenin kültürel diplomasisinin sahadaki en gerçek temsilcileridir. Onlar, resmi protokolden bağımsız ama bir o kadar etkili elçilerdir. Hiçbir konsolosluk binası ya da büyükelçilik konuşması, Kapadokya’da bir gün batımında anlatılan Hitit efsanesi kadar iz bırakmaz. Plutonium’un başında Hades’in tutkusu, Demeter’in yaslı bekleyişi ve Persephone’nin dönüş umudu rehberin cümlelerinde yankılanır. Spil Dağı’nın eteklerinde Leto’nun kutsal öfkesi ve Niobe’nin taşa dönüşen gözyaşları hissedilir. Efes tepelerinde Meryem Ana'nın sessiz duaları anlatıldığında, rehberin sesinde kutsal olan yaşam bulur. Yunus’un diliyle sevgi, Mevlânâ’nın diliyle hoşgörü, Abdal Musa’nın nefesiyle halk irfanı anlatılır; geçmiş bugüne, insan insana dokunur. Aziz Pavlus’un Anadolu’da bıraktığı izler rehberin ardından adım adım takip edilir. Herakles heykelinin başında 12 görevi anlatıldığında, mit romana dönüşür; taşlar değil, insanlar etkilenir. Nemrut’un zirvesinde, tanrıların yüzleri sabaha karşı sisin içinden bakar; Kommagene Kralı’nın selamı rehberin sesiyle yankılanır. Düşen Truva’nın yası yüreğe oturur. Bir dağın yamacında Kibele’nin doğurganlığı anlatıldığında, toprak ve insan arasındaki kadim bağ yeniden kurulur. Tantalos’un lanetli sofrası Ege’de yankılanır; cezanın, kibrin ve tanrılara karşı gelmenin bedeli taşlara kazınır. Likya topraklarında, Bellerophontes’in Pegasus’la birlikte Kimera’ya karşı verdiği mücadele rehberin sesiyle kayalarda can bulur. 

Rehberin anlatısında yalnızca tarih değil, bugün de vardır: köy kahvesinde ikram edilen çay, bir kadının dokuduğu halıdaki dua, bebeğin çıkarılan kırkı, bir çobanın selamı, ele yakılan kına, tandırdan yayılan ekmek kokusu, bir çininin mavisi, ebrunun içine saklanan sabır… Bir zeytin ağacının gölgesinde anlatılan yılan figürünün bilgeliği, güvercinin kutsallığı, çiğdemin narinliği, aşurenin hikayesi, turna türküsünde dile gelen özlem ve dahası.. Rehberin sesinde ortak bir hikâyede buluşur. Dinleyen yalnızca bir ezgiyi değil, o toprağın hafızasını duyar.

Bugün küresel ölçekte artan kültürel kutuplaşmalar, önyargılar ve iletişim eksiklikleri karşısında turist rehberleri birer barış aktörü olarak da öne çıkarlar. Dillerin ötesinde bir anlatım gücüne sahip olan rehberler, farkındalık ve anlayış üretir. Her soru, bir öğrenme fırsatı; her yanlış kanı, bir düzeltme şansı sunar onlara. Rehberin yürüyüşü bile bir duruştur; kenti, tarihi, değerleri aşkla taşıyan bir yürüyüştür bu. Bu sebeple rehberlik yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. 

Türkiye’nin sesi, kimi zaman bir antik tiyatroda yankılanan mitolojik hikâyede, kimi zaman cami avlusunda dile gelen mimari bir anlatıda, kimi zaman da bir sofrada paylaşılan sıcaklıkta duyulur. Onlar sahada görev yapan, yüzlerce kültürün temsilcisiyle birebir temas kuran, yüreklerde iz bırakan ve kültürel belleği geleceğe taşıyan kültür elçileridir. Yolları hep açık olsun.

Saygılarımla…

Prof. Dr. Özlem Güzel 

Akdeniz Üniversitesi, Turizm Fakültesi

[email protected]


Etiketler