NEVZAT AHMET ÇELEBİ YAZDI OTELCİLİKTE DÖNÜŞÜM EĞİTİMDEN ETKİYE YOLCULUK
Yıllar boyunca, Türkiye otelcilik sektörü fiziki
yatırımlarla, mimari gelişimle ve altyapı odaklı büyüme stratejileriyle
şekillendi.
Beş yıldızlı tesisler, muhteşem lobiler, havuzlar, SPA
merkezleri derken; taş bina mükemmelleşti. Ancak artık zaman, duvarları
değil çalışanları konuşma zamanı.
Çünkü bugün kalıcı başarı sadece bina estetiğinde değil, onu
yaşatanların niteliğinde yatıyor.
Kısacası tesis kalitesinden önce, çalışan insanların
kalitesi öne çıkıyor. Eğitim ve çalışma saatinden daha fazlası, etkiyi ölçen
gerçek değerlere doğru ilerlemek zamanı.
Otelcilikte çalışan başına düşen eğitim saati ve çalışma
saati gibi metrikler yöneticilerin raporlarını süsleyebilir. Ama bu sayı,
ne davranış değişimini gösterir, ne hizmet kalitesini, ne de misafir
memnuniyetindeki iyileşmeyi.
Sayılar yatırımın niceliğini gösterir belki, ama etkinin
niteliğini değil.
Gerçek soru şudur:
Eğitimden sonra çalışan neyi farklı yapıyor?
O farklılık misafirin davranışına nasıl yansıdı?
Satış performansına, hizmetin algısına ne tür bir dönüşüm
getirdi?
Çalışan, öğrendiklerini sahiplenerek işletmeye nasıl katkı
sundu?
Çünkü otelcilikte asıl değer bilgi aktarımında değil,
davranışta, içselleştirmede ve sonunda fark yaratmada gizlidir.
Örneğin Ege’de bir otel, iç eğitimi sadece zamanla değil,
davranış değişimiyle ölçümledi.
Sonuç olarak misafir memnuniyeti skoru 8,6’dan 9,4’e
yükseldi. Bu değişim, yalnızca bilgi değil içselleştirme ile gerçekleşti
anlamını ifade ediyor. Global başka bir örnek verecek olursak; Deloitte’ 2024
Turizm Trendleri raporuna göre, eğitim içeriklerinin davranışa dönüşüm oranı
yalnızca %22 iken, etki odaklı mentorluk programlarında bu oran %61’e kadar
çıkabiliyor.
Etki takibi İçin Somut KPI Önerileri
Davranışsal değişim gözlem formu
İç misafir geribildirim anketleri
Eğitim sonrası vaka çözümleme performansı
Misafir davranış trend analizleri vbg...
İnsani sermaye,: bilgelikle yönetilen bir değişim ile
adaletli hizmet anlayışı çerçevesinde sektörü geleceğe taşıyabilir. Türkiye’nin
turizm hafızası bize gösteriyor ki; gerçek başarı duygusal zekâya ve insan
faktörüne yapılan yatırımla sağlanır.
İsteklilik, heyecan, çaba, arzu ve takipçilik gibi
ölçülemez görünen özellikler, doğru KPI’larla
ilişkilendirildiğinde katma değere dönüşür, ve bu dönüşüm birçok şeyi hem
düzeltir he geliştirir, hem de dönüştürür.
Ek satış başarıları
Misafir geri dönüş oranları
Çalışan bağlılığı skorları
Yenilikçi öneri sayıları gibi somut çıktılarla görünür hâle
gelir.
Burada kritik olan; kaç saat eğitim verildi? Kaç saat
çalışıldı? Değil, kim gerçekten değişti, gelişti, katkı sundu? Sorusunu
sorabilmektir. Yeni bir zihniyetten, çaba takibinden etki takibine geçiş
döneminden bahsetmek zamanı.
Otelcilikte kalite artık sadece fiziksel alanla
tanımlanmıyor. Onu yaşatan değer; çalışanların karakterinden,
davranışından ve gelişime açık tutumundan besleniyor.
Bu bağlamda, sektörde dönüşüm yaratmak isteyenler için yeni
bir anlayış gerekiyor:
Sadece rapor üretmek değil, etkinin izini sürmek.
Sadece bilgi aktarmak değil, dönüşüm sağlamak.
Bu kültürün oluşması için:
Geri bildirim sistemlerinin güçlendirilmesi
Liderlik davranışlarının dönüşüm destekleyici hâle
getirilmesi
Eğitimlerin çalışan yolculuğuna bağlanması gerekiyor.
Eğitim bir maliyet değil, bir fırsattır. Etkisini
ölçmeyenler için se sadece bir kalemdir.
Artık misafire sunulan sadece oda değil; güven, özen ve
deneyimdir.
Bir çalışan odayı temizleyebilir ama o temizlik misafirde
hijyen algısı ve güven hissi uyandırıyorsa gerçek etki oluşmuştur.
Bir satış personeli bilgi verebilir ama verdiği bilgi
misafirin sadakatini kazanıyorsa işte orada dönüşüm başlamıştır.
Sadece hizmeti sunmak yetmez, nasıl sunulduğu, hangi duygu
eşliğinde gerçekleştiği belirleyicidir. Yöneticinin bu konuda ki rolü sadece
planlama değil, dönüşüm kültürünün taşıyıcısı olmalı.
Her yönetici, sadece eğitim planlayıcısı değil; aynı zamanda
hizmetin ruhunu şekillendiren bir rehberdir. Çünkü; değişim, önce liderin
yaklaşımıyla başlar.
Türkiye’nin bu konu ile ilgili birikimi var bu dönüşümü
yönetmeye hazır
Ülkemizin otelcilik sektörü; bilgi birikimi, operasyonel
hafızası ve kültürel mirasıyla bu dönüşümü yönetebilecek güce sahiptir.
Ancak bunun için saatleri saymak değil, etkiyi kanıtlamak
gerekir.
Rapor değil, değişim aramak gerekir.
Eğitimin planlanması değil, etkisinin izlenmesi gerekir.
Bu bir vizyon çağrısıdır:
Yatırımcıya, profesyonele, ön büroya, insan kaynaklarına
kısaca tüm sektör çalışanlarına
Sadece bilmek değil, bildiğini değiştirmek zamanıdır.
Bugün sizin tesisinizde aylık kaç saat eğitim
yapılıyor?
Günlük kaç saat çalışılıyor?
Eğitimden sonra ne değişti?
Sadece saat mi doldu?
Yoksa davranışlar da dönüştü mü?